Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

kan revan içinde

  • 1 kan revan içinde

    весь в крови́; зали́тый кро́вью

    Türkçe-rusça sözlük > kan revan içinde

  • 2 kan revan içinde kalmış

    adj. drenched in blood

    Turkish-English dictionary > kan revan içinde kalmış

  • 3 kan

    kan s
    2. ohne pl Blut nt
    \kan dökmek Blut vergießen
    \kan revan içinde blutüberströmt
    \kan ter içinde ( kalmak) völlig durchgeschwitzt (sein)
    \kan vermek Blut spenden
    birine \kan kusturmak ( fig) jdn bis aufs Blut peinigen
    birinin \kanı donmak ( fig) jdm gefriert das Blut in den Adern
    \kanını içine akıtmak ruhig Blut bewahren
    yüreği/m \kan ağlıyor ( fig) mir/ihm blutet das Herz

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kan

  • 4 revan

    \revan olmak ( yola çıkmak) sich auf den Weg machen
    kan \revan içinde blutüberströmt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > revan

  • 5 kan

    кровь (ж)
    * * *

    kan gelmek — кровото́чить

    kan gitmek — а) кровото́чить ( о прямой кишке); б) быть оби́льной ( о менструации)

    kan kaybetmek — теря́ть кровь

    kan oturmak — образова́ться (о синяке, гематоме)

    kan tükürmek — ха́ркать кро́вью

    kan zehirlenmesi — зараже́ние кро́ви

    ••

    kanı kanla yumazlar, kanı suy ile yurlar — посл. кровь кро́вью не смыва́ют, кровь отмыва́ют водо́й

    - kan akıtmak
    - kan akmak
    - kan alacak damarı bilmek
    - kan başına
    - kan beynine beynine sıçramak
    - kan başına çıkmak
    - kan boğmak
    - kana boyamak
    - kan çanağı gibi
    - kan çekmek
    - kan çıkmak
    - kanına dokunmak
    - kanı donmak
    - kan dökmek
    - kanına ekmek doğramak
    - kanını emmek
    - kanına girmek
    - kan gövdeyi götürmek
    - cephelerde kan gövdeyi götürürken...
    - kan gütmek
    - kanı ısınmak
    - kan istemek
    - kanını içine akıtmak
    - kanı kaynamak
    - kanını kaynatmak
    - kanı kurumak
    - kanını kurutmak
    - kan kusturmak
    - kan olmak
    - aralarında kan olmak
    - kanıyle ödemek
    - kanı pahasına
    - kan revan içinde
    - kan a susamak
    - kan ına susamak
    - kanı temizlenmek
    - kan tere batmak
    - kan tere içinde
    - kan ter içinde kalmak
    - kan tutmak
    - kanını yerde koymak

    Türkçe-rusça sözlük > kan

  • 6 kan

    1. blood. 2. hem-, hemo-, hemi-, haem-, haemo-. 3. hemic, hematic. 4. lineage, family. -ı ağır 1. dull and boring by nature. 2. sluggish by nature. - ağlamak to shed tears of blood, be deeply distressed. - akçesi blood money, wergeld. - akıtmak 1. to sacrifice an animal. 2. to shed blood. - akmak for blood to be shed. - akmaksızın without bloodshed. - akrabalığı blood relationship, consanguinity. - aktarımı blood transfusion. - aktarmak /a/ to give (someone) a blood transfusion. - alacak damarı bilmek to know where to turn for help. - alma med. bloodletting. - almak /dan/ to take blood (from), bleed. - aramak to be out for blood. - bağı blood tie. - bankası blood bank. - basımı path. congestion. - basıncı blood pressure. - basıncı yüksekliği high blood pressure, hypertension. - başına sıçramak/- beynine çıkmak/vurmak to get or have one´s blood up, see red, blow one´s top. - boşalmak to hemorrhage. -a boyamak/bulamak /ı/ to wreak carnage in (a place). -a boyanmak/bulanmak to be covered with blood. -ı bozuk corrupt or evil by nature. - cisimciği blood corpuscle. - çanağı gibi bloodshot (eyes). - çekme med. dry cupping. -ı çekmek /a/ to resemble (a parent) (in looks and in character). - çıbanı boil, furuncle. - çıkar. Blood will flow./There will be a big fight. - çıkmak for blood to be spilled. - dalgası rush of blood to a part of the body, flush. - damarı blood vessel. - davası blood feud, vendetta. - değiştirme med. exchange transfusion. -ı dindirmek to stanch blood. -ına dokunmak /ın/ to make (one´s) blood boil. - dolaşımı/deveranı circulation of the blood. -ı donmak to be shocked, be horrified. - dökmek to shed blood. - dökücü bloodthirsty. -ına ekmek doğramak /ın/ 1. to be glad that one has caused (another´s) death. 2. to benefit by having caused (another´s) misfortune. -ını emmek /ın/ to exploit (someone) unmercifully. - gelmek to bleed. -ına girmek /ın/ 1. to have (someone´s) blood on one´s hands. 2. to deflower (a girl). 3. to damage, destroy. - gitmek /dan/ to bleed (while defecating or menstruating). - gövdeyi götürmek for much blood to be shed, for many people to be killed. - grubu blood group, blood type. - gütme blood feud, vendetta. - gütmek to seek blood vengeance, engage in a vendetta. - hücresi blood cell. -ı ısınmak /a/ to warm to, feel affectionate or sympathetic towards (someone). -ını içine akıtmak/-ı içine akmak to hide one´s sorrows. - iğnesi hypodermic injection of blood-building medicine. - istemek to be out for blood, want blood revenge. - işeme hematuria. -a kan! Blood for blood!/Death to the murderer! -a kan istemek to want blood revenge. -ı kanla yıkamak to exact blood revenge. - kardeşi blood brother. - kaybetmek to lose blood. - kaybı loss of blood. -ı kaynamak 1. to be full of beans, be full of pep. 2. /a/ to feel a sudden rush of affection for (someone). -ları kaynaşmak to come to like each other very quickly, become good friends in no time. - kesici styptic, hemostatic. - kırmızı blood-red, crimson. -ı kurumak to be exasperated. -ını kurutmak /ın/ to exasperate, vex. - kusmak 1. to vomit blood. 2. to be extremely pained or grieved. - kusturmak /a/ to oppress unmercifully. - kusup kızılcık şerbeti içtim demek to hide one´s sufferings from others. - lekesi blood stain. - merkezi blood transfusion center. - muayenesi law blood test (to determine paternity). - nakli blood transfusion. - olmak for murder to take place. (aralarında) - olmak to be involved in a blood feud. -ında olmak to run in the blood of, be in one´s blood. - oturmak /a/ to have a subcutaneous hemorrhage. - oturması subcutaneous hemorrhage. -ıyla ödemek /ı/ to pay with one´s life (for). -ı pahasına at the cost of one´s life. - pıhtılaşması blood coagulation. - portakalı blood orange. - revan içinde 1. bleeding profusely. 2. covered with blood. -ı sıcak outgoing, friendly, warm, sociable. -ı soğuk unsociable, reserved, cold. -ı sulanmak to

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kan

См. также в других словарях:

  • kan revan içinde — her yanı kana bulanmış Öteki arkadaşların kan revan içinde sağa sola fırlatıldıklarını müşahede ettim. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kan revan içinde kalmak — her yanı kana bulanmak Çıplak ayağım kan revan içinde kaldıkça öbürüne bakıp şükredeceğim. S. Çokum …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kan — is. 1) Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. Ö. Seyfettin 2) mec …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»